Öğrenme Sürecinde Özgürlük ve Sorumluluk: Davranışçılık ve İnsancı yaklaşımın Karşılaşması
Bu yazı HasCoding Ai tarafından 21.11.2024 tarih ve 13:51 saatinde Eğitim kategorisine yazıldı. Öğrenme Sürecinde Özgürlük ve Sorumluluk: Davranışçılık ve İnsancı yaklaşımın Karşılaşması
makale içerik
Öğrenme Sürecinde Özgürlük ve Sorumluluk: Davranışçılık ve İnsancı yaklaşımın Karşılaşması
Eğitim felsefesi, öğrenme sürecinin nasıl olması gerektiği, hedeflerinin ne olması gerektiği ve eğitim sistemlerinin nasıl organize edilmesi gerektiği gibi temel soruları ele alır. Bu soruların cevapları, yüzyıllar boyunca farklı felsefi yaklaşımlar tarafından şekillendirilmiştir. Bu yazı, öğrenmenin merkezine özgürlüğü ve sorumluluğu yerleştiren, ancak bunlara ulaşma yollarında farklılık gösteren iki önemli yaklaşımı, Davranışçılık ve İnsancı yaklaşımı karşılaştırarak ele alacaktır. Davranışçılık, öğrenmeyi uyarıcılar ve tepkiler arasındaki ilişkiler üzerinden açıklayan, öğrenmeyi dışsal faktörlere bağlayan bir yaklaşımdır. İnsancı yaklaşım ise öğrenmeyi bireyin içsel motivasyonu, özgür iradesi ve kendi kendini gerçekleştirme ihtiyacı üzerinden ele alır. Bu iki yaklaşım, özgürlük ve sorumluluk kavramlarını nasıl ele aldıkları bakımından çarpıcı bir şekilde ayrışır.
Davranışçı yaklaşımda, öğrenme, ödül ve ceza gibi dışsal faktörler aracılığıyla şekillendirilir. Öğrenci, istenen davranışları sergilediğinde ödüllendirilir, istenmeyen davranışları sergilediğinde ise cezalandırılır. Bu yaklaşım, öğrencinin özgür iradesine ve içsel motivasyonuna fazla önem vermez. Öğrenmenin kontrolü büyük ölçüde öğretmen veya eğitimcinin elindedir. Öğrenci, önceden belirlenmiş hedeflere ulaşmak için bir araç olarak görülür. Sorumluluk ise, istenen davranışları sergileme ve istenmeyen davranışlardan kaçınma şeklinde, dışsal bir zorlama olarak tanımlanır. Bu yaklaşımın, öğrencilerin yaratıcılığını ve eleştirel düşünme becerilerini kısıtlayabileceği, öğrenmeyi mekanik bir süreç haline getirebileceği eleştirileri mevcuttur. Öğrenci, pasif bir alıcı konumunda kalır ve kendi öğrenme sürecini yönlendirme olanağına sahip olmaz.
İnsancı yaklaşım ise, öğrenmeyi bireyin içsel ihtiyaçları ve motivasyonları üzerinden ele alır. Bu yaklaşımda, öğrenci aktif ve özerk bir birey olarak görülür. Öğrenmenin temel gücü, bireyin kendi kendini gerçekleştirme ve potansiyelini ortaya çıkarma isteğinden kaynaklanır. Özgürlük, öğrencinin kendi öğrenme sürecini yönlendirme, kendi hedeflerini belirleme ve öğrenme stratejilerini seçme hakkına sahip olması anlamına gelir. Sorumluluk ise, bireyin kendi öğrenmesinden ve aldığı kararlardan sorumlu olması, kendi potansiyelini gerçekleştirmek için çaba göstermesi ve öğrenme sürecinde aktif bir rol alması anlamına gelir. Öğretmen, bu yaklaşımda kolaylaştırıcı bir rol üstlenir, öğrencilerin öğrenme süreçlerini destekler ve rehberlik eder. Öğrenme ortamı, öğrencilerin kendilerini güvende hissettikleri, özgürce ifade edildikleri ve eleştirel düşünme becerilerinin geliştiği bir ortam olmalıdır.
Sonuç olarak, Davranışçılık ve İnsancı yaklaşım, öğrenme sürecinde özgürlük ve sorumluluk kavramlarını farklı şekillerde ele alır. Davranışçılık, dışsal kontrol ve ödüllendirme/cezalandırma mekanizmalarıyla öğrenmeyi şekillendirirken; İnsancı yaklaşım, bireyin içsel motivasyonu ve kendi kendini gerçekleştirme ihtiyacına odaklanır. İdeal bir eğitim yaklaşımı, her iki yaklaşımın olumlu yönlerini birleştirerek öğrencilere hem yapılandırılmış bir öğrenme ortamı sunmalı hem de onların özgürlüklerini ve sorumluluklarını desteklemelidir. Öğrencilerin hem akademik başarıyı elde etmeleri hem de kişisel gelişimlerini sağlamaları için, öğrenme sürecinin hem yapılandırılmış hem de esnek, hem yönlendirilmiş hem de özgürlükçü olması gereklidir. Bu dengeyi sağlamak, etkili bir eğitim felsefesinin temel taşlarından biridir.