Bu çağda bilim, felsefeye bakılırsa daha ön planda mıdır? Örneklerle açıklayalım

Pozitif bilim ile uğraşan bilim insanlarının, felsefeyi gereksizleştirmesi laf konusudur. Bunun, arasında bulunduğumuz yüzyıl bağlamında da muhtelif haklı gerekçeleri olabilir. Ancak bu “haklı” gerekçeler, felsefenin tam olarak anlaşılamaması ile alakalıdır.

Herkes tarafınca kolayca kabul edilebilir ki, içinde bulunduğumuz evrende “işe yarar” bilgi edinebilmemiz “yalnızca” bilimsel metot ile mümkündür. Örnek olarak parlak zeka telefonlar, güvenli ve hızlı gezi eden arabalar, gelişmiş işlemciler, ölümü geciktiren tedavi yöntemleri benzer biçimde “insanın” temel ve sosyal tüm gereksinimlerini bilimsel metot ile giderebiliyoruz. Ancak hiç bir felsefi soru yahut fikir, bu şeklinde problemlerimize kalıcı çözümler üretememekte. Hatta birçok şahıs tarafından felsefe artık, edebi laf sanatları bütünü şeklinde tanımlamalar ile değersizleştiriliyor.

Ancak bilimin, felsefeye nazaran daha ön planda olduğu görüşü bile, felsefi bir soruşturmadır. Çelişki, işte tam da burada başlıyor. Bilimin değerli, felsefenin değersiz olduğuna dair beyan ettiğiniz her fikir, felsefi bir fikirdir. Bu gibi neyin daha “değerli” ve “gerekli” olduğunu anlatım eden önermeler, bilimden çıkmaz ve bilimin bir konusu değildir. Bilim yalnızca somut fenomenleri çeşitli yaklaşımlarla açıklayan disiplindir. Bu çelişkinin en gülünç yanı ise, felsefeyi eleştirmeye başlayan bilim insanlarının farkında olmadan felsefe yapmaya başlamasıdır. Yukarıda da anlatım edilmiş olduğu şekilde, bilimin felsefeden daha ön planda olduğu düşüncesi, felsefenin tam olarak anlaşılamaması ile alakalıdır.