Fen bilimlerinin (fizik, kimya vb.) toplumsal bilimlere (psikoloji, sosyoloji vb.) göre daha ilkin felsefeden ayrılmasının nedenini açıklayalım.

Fen bilimleri ya da olumlu bilimler olarak adlandırdığımız fizik, kimya, biyoloji vb. Alanların, felsefi yöntemlerden ayrılarak bilimsel yöntem üstüne oturtulmasının nedeni inceleme nesnelerinin daha somut olmasıdır. Ancak toplumsal bilimler kümesi içinde yer edinen psikoloji, sosyoloji, siyaset, tarih benzer biçimde alanların inceleme nesneleri pozitif bilimlerinki kadar somut değildir. Örnek olarak kimya içinde meydana fenomenleri inceleyelim. Suyun hangi elementler ile oluştuğuna, hangi koşullardan nasıl davrandığına dair soruların cevapları, rasat ve deneyler ile kolayca saptanabilir. Ayrıca su bileşiğine yöneltilebilecek felsefi sual ağacı çok daralmıştır. Bunun sebebi suyun tamamen somut bir inceleme nesnesi olması ile alakalıdır. Şimdi de bir toplumsal bilim olarak düşünülen psikolojiyi ele alalım. Psikoloji kısaca, insan davranışlarının nedenleri üzerine araştırma icra eden disiplin olarak kabul edilebilir. Psikolojinin hem somut, bununla birlikte soyut araştırma nesneleri bulunmaktadır. Ancak somut olan inceleme nesnesi bile, bilim tarafından hemen hemen sınırları çizilememiştir; Beyin.

Beynimiz, görünürde somut bir araştırma nesnesi olarak karşımıza çıksa da, kompleks yapısı ve varlığından bahsettiren bilinç, zihin, düşünce, akıl gibi kavramlar soyuttur. Bu bu soyutluklar karşısında felsefeye fazlaca geniş bir alan kalmıştır. Hatta günümüzde bile toplumsal bilimlerin tam olarak olumlu bilim prensiplerine nazaran çalışmadığı söylenebilir. Hala daha psikoloji, sosyoloji ve siyaset şeklinde alanlarda muhtelif felsefi yaklaşımlar söz konusudur.