İslam tarihinde Hicretin siyasal hayata tesirleri nelerdir?

Hicret, Hz. Muhammed’in (sav) ve inanların Mekke’deki baskı ve zulümlerden ötürü Medine’ye göç etmeleridir. Peygamber Efendimiz (sav), amcası Ebu Talib’in vefatından sonrasında Mekkeli müşriklerden oldukça fazla baskı görmüştür. 10 sene kadar baskılara dayanmıştır. Artık Müslümanların dayanacak güçlerinin kalmaması ve İslam’ı anlatabilmek için hicret sonucu alınmıştır. İslam aleminde hicret fazlaca mühim dönüm noktası görülmüş ve Hicri Takvim’in başlangıcı kabul edilmiştir. 622 senesinde gerçekleşen Hicretten sonrasında Medine’de İslam Devlet’i kurulmuştur. Hicretin aslolan sebebi İslam’ın Mekke’de yayılacak alanının olmaması, Medine’de ve etrafında daha huzurlu bildiri edilebilmesidir. Hicret Müslümanlara yeni kapılar açmıştır. Siyasi hayata fazlaca mühim katkıları olan hicretin neticeleri şunlardır:



Evs ve Hazrec kabilelerinin daveti üstüne Medine’ye göç eden Hz. Muhammed (sav) ve arkadaşları Mekke müşriklerine karşı büyük bir siyasal güç elde etmiştir.
Hicretten sonrasında 53 maddelik bir anayasa hazırlanmıştır. Hz. Muhammed (sav), Medine Sözleşmesi ile İslam devletindeki putperestler, Yahudiler ve Müslümanlar arasındaki ilişkileri düzenlemiştir.
Hazırlanan anayasa ile İslam Devleti’nin temelleri atılmıştır. İslam hukuk sisteminin temelleri kurulmuştur.
Hicretin gerçekleşmesi ile beraber baskılardan kurtulan Müslümanlar, İslamiyet’i daha huzurlu ve süratli bir biçimde yayılmıştır.
Askeri güç kazanan Müslümanlar savaşlarda zaferler kazanmıştır.
Ensar ve göçmen içinde kardeşlik tesis edilmiş, dayanışma ve kardeşliğin yargı sürdüğü ortam oluşturulmuştur.
Müslümanlar artık bir güç olarak kabul edilmiştir.